Cumhuriyet gazetesi Cuhmurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, İsmet İnönü’ye yönelik eleştirilerinden sonra bugün skandal bir karikatür yayımladı.

İnönü’nün ağzından Erdoğan’a tehdit göndermesi yapılan alçak karikatürde, “İsmet İnönü’den Erdoğan’a jet yanıt” ifadeleri kullanılarak, İnönü’nün, “Sizi ben bile kurtaramam” sözüne yer verildi.
1960 darbesi öncesi İsmet İnönü, Demokrat Parti'ye ve Adnan Menderes'e, “Sizi ben bile kurtaramam” diyerek seçimle gelmiş hükümeti tehdit etmiş, iki yıl sonra da Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan idam edilmişti. 

AÇIK KONUŞ NE DEMEK İSTİYORSUN MATBAA HIRSIZI İDDİASINI AÇIKLAYAMAYAN CUMHURİYET

Bugün terör örgütlerine verdiği destekle bilinen Cumhuriyet gazetesi'nde Zafer Temoçin imzasıyla çıkan karikatürde İsmet İnönü'nün aynı sözleri üzerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan' tehdit edildi.

İşte O Skandal Karikatür:

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kızılcahamam'da gerçekleştirilen AK Parti 27. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nın kapanış programında, Türkiye Cumhuriyeti’nin 2’inci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün ABD sevgisini dile getirmiş, elinde ABD bayrağıyla çekilmiş bir fotoğrafını göstermişti.  

MATBAA HIRSIZLIĞI KONUSUNA GELELİM                                                 Cumhuriyet Gazetesi'ne birkaç küçük hatırlatmada bulunmak istiyoruz. 

ERMENİLERİN MALLARINA KONAN CEMAL PAŞA'NIN TORUNU ANLATIYOR
Ermenilerin mallarına konan Cemal Paşa'nın torunu Hasan Cemal "1915: Ermeni Soykırımı" adlı kitabında ailesine verilen, şu an hâlâ Ermenilerin yoğun olarak yaşadığı Kurtuluş'taki konaktan bahseder. Hasan Cemal, aynı kitapta çok az insanın bildiği bir yaraya daha parmak basar. Cumhuriyet'te çalıştığı yıllarda öğrendiği bir gerçeği, Matosyan Matbaası'nı anlatır: "Nadir Nadi şöyle anlatırdı: Matosyan'ın sahibi yurtdışına kaçtıktan sonra babama satıldı matbaa. Atatürk gazete için çok acele ediyordu. Avrupa'dan bir makine getirtmeye kalkışsanız uzun zamana gereksinme duyulacaktı. Oysa el altında ve boş duran bir makine vardı."
CUMHURİYET'İN KURUCUSU YUNUS NADİ ERMENİLERİN MATBAA MAKİNALARINI NASIL ÇALDI
Mustafa Kemal'in en yakınındaki isimlerden biri olan Yunus Nadi, 1924 senesinde ele geçirdiği matbaa için bir miktar para ödedikten sonra ödeme yapmamış, üstelik devlete ödediği paranın kendisine derhal verilmesini dahi talep etmişti. Zira makinelerin tesliminden kısa bir süre sonra bilinmeyen bir sebeple yangın çıkmış, çıkan yangında her nasıl olmuşsa matbaa makinelerinin demir aksamlarından dahi geriye en ufak bir iz bulunamamıştı. 
YUNUS NADİ HEM ÇALMIŞ HEM DE DEVLETTEN PARASINI ALMIŞ!
Matosyan Matbaası'nda bulunan her türlü demirbaş ve kişisel eşyayı satışa çıkaran Yunus Nadi, elde ettiği ganimeti en ufak parçasına kadar değerlendirmiş, hatta Matosyan'ın kütüphanesindeki kitapları dahi Milli Eğitim Bakanlığı'na satmış; sonrasında bu kitaplar Gazi Eğitim Enstitüsü'ne verilmiştir. Dönemin Tanin Gazetesi'nin verdiği haberde, Matosyan'ın kitaplığının değerinin bile tek başına, Yunus Nadi'nin Matosyan Matbaası için devlete ödemeyi taahhüt ettiği miktardan daha fazla olduğuna dikkat çekilmişti.
OSMANLI'NIN EN BÜYÜK ERMENİ MATBAASI BİR GÜNDE CUMHURİYET GAZETESİ OLDU
Osmanlı'nın en önemli matbaalarından biri olan Matosyan Matbaası bugün rejim bekçiliği yapan Cumhuriyet Gazetesi'ne dönüştürüldü. 6-7 Eylül olayları ile oluşan siyasi ortam ile Cumhuriyet Gazetesi'nin yaptığı bu hırsızlığın üzeri yasal olarak da örtüldü.

HER YANIN HER DURUMA MÜSAİT CUMHURİYET

FETÖ'NÜN AMİRAL GEMİSİ ZAMAN GAZETESİ İLE YANYANA ATILAN MANŞETLER

Afrinde Yapılan Zeytindalı Operasyonundan Rahatsız Olan Cumhuriyet Gazetesinin Skandal Satırları (MEMLEKETİMİN SAVCI VE HAKİMLERİ BELKİDE O ARALAR ÇOKOPRENS YEMEKTEYDİLER Kİ BUNLARI KAÇIRMIŞLAR...)



 HAYDİ CUMHURİYET BU BELGELERİ DE YALANLA DA GÖRELİM

Siyonist İsrail devletini tanıyan ilk Müslüman ülkenin Türkiye olduğunun utanç belgesinin altında yine Milli Şef İnönü var. Türkiye’nin terör devleti İsrail’i tanıdığına dair ilk kararda yazılı olan ifadeler ise şunlar: “İsrail Devletinin derhal tanınması; Dışişleri Bakanlığının 24/03/1949 tarihli ve 35870/115 sayılı yazısı üzerine, Bakanlar Kurulunun 24/3/1949 tarihli toplantısında karalaştırılmıştır.” İnönü’den sonra imzası olanlar arasında adı sıklıkla yolsuzluklarla gündeme gelen CHP’li Sefa Sirmen’in amcası dönemin Adalet Bakanı Fuat Sirmen de var.

İşte Belgeler

 

 Türkiye’nin İsraili Tanıdığına Dair İlk Anlaşma

(Belge No: 03018 0102118 1083, Başbakanlık Devlet Arşivi, (Bk) EK 7, Şubat-1949, Ayın Tarihi Dergisi, Sayı :183, s.176)

Tek parti döneminin İslamcı Başbakanı Şemsettin Günaltay İsraili tanıyan ilk anlaşmayı 1949 yılında imzalamıştı.

İsraili tanıyan 18.nci hükümetin üyelerini biraz inceleyelim.

Cumhurbaşkanı : İsmet İnönü ( Diğer anlaşmalarda Celal Bayar’ın imzası vardır.)

Başbakan : Şemsettin Günaltay

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı : Nihat Erim

Devlet Bakanı : Nurullah Esat Sümer ( Selanikli sabetayist asıllıdır. Ayverdi ailesinin yakın akrabasıdır. )

Devlet Bakanı : Cemil Sait Barlas ( Gazeteci-Yazar Mehmet Barlas’ın babasıdır.)

Dışişleri Bakanı : Necmettin Sadık Sadak

Adalet Bakanı : Fuat Sirmen ( CHP milletvekili Sefa Sirmen’in amcasıdır.)

Milli Savunma Bakanı : Hüseyin Hüsnü Çakır

İçişleri Bakanı : Mehmet Emin Erişgil

Maliye Bakanı : İsmail Rüştü Aksal

Milli Eğitim Bakanı : Hasan Tahsin Banguoğlu

Bayındırlık Bakanı : Hasan Şevket Adalan ( İzmirli sabetayist asıllıdır. Erol Simavi’nin akrabasıdır. Adalan’ın kayınvalidesi Erol Simavi’nin teyzesidir.)

Ekonomi ve Tic. Bakanı : Vedat Dicleli (Ziya Gökalp ve Cahit Sıtkı Tarancı'nın akrabası olur. Pirinççioğlu ailesinin kızları Kadriye Pirinççioğlu ile evlidir. Öge ailesininde akrabasıdır.)

Sağlık Sosyal Yardım Bakanı : Kemali Bayazıt

Gümrük ve Tekel Bakanı : Fazıl Şerafettin Bürge

Tarım Bakanı : Ali Cavit Oral

Ulaştırma Bakanı : Kemal Satır

Çalışma Bakanı : Reşat Şemsettin Sirer ( Sabetayist asıllıdır. Üsküp eşrafından olan bu aile 1924 mübadelesi ile gelenlerden. Org. Kazım Özalp’ın kızı Neriman Özalp Sirer ile evlenmişti. Bu aile Moralı ailesi ile de akrabadır.)

Ticaret Bakanı : Mustafa Münir Birsel (Sabetayist asıllıdır. Üstad Mason’dur. Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Cem. Yayınlarından. Gazeteci Murat Birsel’in büyük amcasıdır. (Gerekli açıklama bkz. Efendi –Soner Yalçın )

Geçmişlerini açıklamadığım Kabinenin diğer üyelerini ileriki çalışmamda belirteceğim. Lakin bu isimler süprizlerle doludur.

Türkiye yaklaşık bir yıl sonra 9 Mart 1950’de Tel-Aviv’de elçilik açmış, ilk elçisini de 1952 yılında göndermiştir. Türkiye’nin tanıma kararı aldığı İsrail Devleti, 29 Kasım 1947 tarihli kararla sınırları belirlenmiş olan İsrail’di.

Böyle bir kabineden İsrail’in tanınması kararının çıkması bizleri şaşırtmamaktadır..Atalarının 2000 yıldır beklediği özlemin tezahürünü gösterdiler. Olayın ilginç yanı İsraili ilk tanıyan anlaşmanın mimari Günaltay İslamcıydı.. İslamcı kimliğin o dönemki etiketi, kendinden sonraki İslamcılarında emsalini teşkil etti. İleride en koyu İsrail karşıtı islamcılar Günaltay’ın modelini izleyeceklerdi.

Ve ulusların kralları sana hizmet edecekler. (İşaya-Bap.60/10)

Cumhurbaşkanı İsmet İnönü de 1 Kasım 1949’da TBMM'ni açış nutkunda İsrail konusunda şunları söylüyordu: “Yeni doğan İsrail devleti ile siyasî münasebetler açılmıştır. Bu devletin Yakın Doğu'da bir barış ve istikrar unsuru olacağını ümit ediyoruz. (Kazım Öztürk, Cumhurbaşkanlarının Türkiye Büyük Millet Meclisini Açış Nutukları, Ak Yayınları., İstanbul-1969, s.415)

İsmet İnönü’nün eşi Mevhibe İnönü’nün ailesi göçmendi. İsmet İnönü’nün annesi Cevriye Hanımda göçmendi. Aralarında hemşerelik bağı vardı. Cevriye hanım Mevhibe hanımı beğendi ve İnönü  ile evlendirmişti. 1960’larda İsrailde vazife yapan bir Türk hariciyesinin ifadesine nazaran Mevhibe hanımın kardeşi İsraile yerleşmişti. ( Yesevizade, Yahudilik ve Dönmeler, Araş.Yayınları, İstanbul, s.365 ) Mevhibe hanımın biyografisinde kardeşlerinin ufak yaşta öldükleri bahsi geçmektedir. Fakat geniş bir bilgiye rastlanılmamaktadır.

Dışişleri Bakanı Necmettin Sadak da 8 Şubat 1949 günü Anadolu Ajansı'na verdiği demeçte, bu konuya temasla şunları söylüyordu: “İsrail Devleti bir vakıadır. Otuzdan fazla devlet tanımıştır. Arap temsilcileri de İsrail temsilcileriyle konuşmaktadırlar. Türkiye'ye gelince, Uzlaştırma Komisyonunda vazifemizi daha iyi görebilmek için bugünkü durumumuzu değiştirmemeği daha faydalı buluyoruz." (Cumhuriyet, 29 Mart 1949 )

Dışişleri Bakanı'nın bu sözlerinden kısa bir süre sonra, 28 Mart 1949'da Türkiye, bu yolda karar alan ilk Müslüman ülke olarak İsrail'i resmen tanıdı. Eylül 1948'den itibaren çatışmanın yoğunluğunu kaybetmesine paralel olarak Türk hükümeti Filistin'e gideceklere uygulanan seyahat yasağını kaldırdı. Ankara radyosundan yapılan açıklamalarda Türk vatandaşlarının istedikleri ülkeye göç edebilecekleri yönünde yayınlar yapılmaya başladı. Böylece, İsrail'e göç etmek isteyen Türk vatandaşı Musevilerin önü açılmış oldu. 1948'in son aylarından itibaren Türkiye ile Yahudi Ajansı arasında yapılan işbirliği çerçevesinde binlerce Türkiye Musevisi İsrail'e taşındı.

Maden Faciası Sonrası  4 Gözaltı! Maden Faciası Sonrası 4 Gözaltı!

Türkiye İsrail’i tanıyan ilk Müslüman ülke olma özelliğini taşımaktadır. 4 Temmuz 1950’de Modus Vivendi ve Ticaret ve Ödeme antlaşması ile  Türkiye-İsrail arasında ilk resmi diplomatik ilişki başlamış oldu. Bu durum, İsrail’in bölgedeki yalnızlığının kırılması açısından çok önemli bir olguydu.


(Belge No: 03018 01123 648, Başbakanlık Devlet Arşivi, Şubat 1949, EK 8)

Modus Vivendi ve Ticaret ve Ödeme Antlaşması

Türkiye, 28 Mart 1949’da İsrail’i tanıyan ilk Müslüman ülke olarak dış politikasını Arapların tepkisine yol açacak biçimde şekillendirmiştir.

4 Temmuz 1950’de Türkiye’nin serbest ekonomiyi destekleyen politikaları sonrasında Türkiye ile İsrail arasında ilk ticaret anlaşması yapılmıştır. ( Ahmet Yavuz, Türkiye Cumhuriyeti’nin Akdettiği Milletlerarası Anlaşmalar, 20 Nisan 1920-1 Kasım 1966, Dışişleri Bakanlığı Yayınları, Ankara 1967, s.152 )

Türkiye İsrail Ödeme anlaşmasının altında dönemin Türk Heyeti Başkanı Fatin Rüştü Zorlu vardır.

Fatin Rüştü daha sonra Menderes hükümetinin döneminde Başbakan Yardımcılığı, Devlet Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı yapmıştı.  Anlaşmanın diğer temsilcisi ise İsrail elçisi Eliahu Sasson’dur.

F.Rüştü Zorlu 1933 yılında Atatürk'ün de hazır bulunduğu nikahla dönemin Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras'ın kızı Emel Hanım'la evlendi. (Soner Yalçın, Efendi - Beyaz Türklerin Büyük Sırrı, Doğan Kitapçılık, İstanbul, 2007, s.368)








(Belge No: 03018 01123 648, Başbakanlık Devlet Arşivi, Temmuz 1950, Dosya :172)

Görüşmelerde siyasi, ekonomik ve askeri konularda işbirliği yapılması isteğine karşılık, asıl amaç istihbarat alanında düzenli bilgi akışının yürütülmesi olmuştur. Türkiye’nin İsrail ile ilişkilerinde kontrollü bir politika takip etmesinin nedeni, Sovyetler Birliği’nin İsrail Devleti’nin kurulmasını desteklemesi ve Sovyetlerden İsrail’e önemli miktarda Yahudi göçmenin gelmesi olmuştur.