Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ve AK PARTİ milletvekilleri Mustafa Elitaş, Ahmet Aydın ile eski milletvekilleri Yahya Doğan, Mehmet Ceylan, Abdurrahman Müfit Yetkin, bir televizyon programında kullandığı ifadeler nedeniyle eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ hakkında açılan davalardaki şikayetlerini geri çekti.

Bakan Bozdağ ile Elitaş, Aydın, Doğan, Ceylan ve Yetkin, avukatları Hüseyin Aydın aracılığıyla Başbuğ’un, ‘hakaret’ suçundan yargılandığı Ankara 75. Asliye Ceza Mahkemesi’ne ve Çiçek’in ‘iftira’ suçundan yargılandığı Ankara 73. Asliye Ceza Mahkemesi’ne dilekçe gönderdi.

Her iki dilekçede de Sayın Komutan Başbuğ'un savcılık ve mahkeme huzurundaki ifade işlemlerinde, dava konusu ithamların muhatabının Bozdağ ve diğer müştekiler olmadığını belirttikleri; bu sebeple şikayetten vazgeçme kararı alındığı ifade edildi. Emekli genel Kurmay Başkanımız İlker Başbuğ hakkındaki davaların görülmesine, belirtilen mahkemelerde devam ediliyor.

NE OLMUŞTU?
Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, 2020’de katıldığı bir televizyon programında, 2009’daki bir kanun değişikliğinin, FETÖ’nün direktifiyle hazırlandığını söylemiş; 

Bunun üzerine Bozdağ ile 5 AK Partili Milletvekili adına Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmuş, Sayın Komutan Başbuğ  hakkında dava açılmıştı.

‘2009’DAKİ DEĞİŞİKLİKTEN FETÖ’CÜLER FAYDALANDI’
Sayın Komutan İlker Başbuğ son duruşmanın ardından yaptığı açıklamada, 2008-2010 yıllarının TSK’ya karşı yürütülen komploların yoğunlaştığı dönem olduğunu söyleyerek, “Bu dönemde yaşadığımız komplolara ilişkin silahlı kuvvetlerin komutanı olarak ciddi bazı endişelerim var ise bu ciddi endişelerimi ifade etmek benim komutan olarak bir sorumluluğumdur. 26 Haziran 2009 günü Ceza Muhakemeleri Kanunu (CMK) 250’nci maddesinin 3’üncü fıkrasında bir değişiklik yapıldı. Bu değişiklik her şeyden evvel anayasanın 145’inci maddesine aykırıydı. Ayrıca CMK’da yapılan değişikliğin zamanlamasına ve bu yasa değişikliğinden kimlerin faydalandığına baktığımız zaman karşımıza ilk faydalananlar 4 tane FETÖ’nün azılı militan savcısı çıkıyor. Zekeriya Öz, Fikret Seçeni, Ercan Şafak ve Murat Yönder. Fikret Seçen ve Zekeriya Öz firarda, diğeri ikisi şu anda içeride” demişti.

" ARŞİVDEN ÇIKAN FETÖ KUMPASI...

Kriptosuncuk Türkiye'ye İade Ediliyor Kriptosuncuk Türkiye'ye İade Ediliyor

İrticayla Mücadele Eylem Planı olarak bilinen kumpas belgesi 12 Haziran 2009 tarihinde Taraf gazetesinde yayımlanmıştı. 7 Ağustos 2009'da İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, suç yerinin Ankara olması nedeniyle soruşturmanın Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülmesini istedi. Fethullahçıların soruşturmayı İstanbul'a taşıma isteği gerçekleşmeyince, 30 Eylül 2009 günü Savcı Zekeriya Öz'e gönderilen sözde ihbar mektubuyla soruşturma yeniden İstanbul'a düşürüldü.

Bir asker tarafından yazıldığı iddia edilen isimsiz mektup, 23 Ekim 2009'da medyada yer aldıktan sonra 30 Ekim 2009 tarihinde İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (Mazlum-Der) üyeleri harekete geçti.

9 ASKER HAKKINDA ERGENEKON DAVASI

Kanıt olarak Taraf'ta yer alan haberleri de gösteren dernek üyesi 12 kişi, aralarında dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ ve Birinci Ordu Komutanı Hasan Iğsız'ın da bulunduğu 9 asker hakkında Ergenekon üyeliğinden dava açılmasını istedi.

Dönemin Başsavcıvekili tarafından Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz'e gönderilen suç duyurusu aracılığıyla Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, 1. Ordu Komutanı Hasan Iğsız, Albay Dursun Çiçek, Korgeneral Mehmet Eröz, Tümgeneral Mustafa Bakıcı, Albay Hicri Dinçerol, Albay Sedat Özüer, Albay İlker Ziya Göktaş, Albay Fuat Selvi hakkında soruşturma açıldı. Soruşturma belgesi İlker Başbuğ ve TSK'nın kurmay kademesi henüz görevdeyken Ergenekon Davası klasörlerine kondu.

AVUKAT ÜLGEN: KİMSEYE GÜVENEMEZDİM

Genelkurmay Başkanı'nın da aralarında olduğu askerler için 'şüpheli' yazan belgeyi davanın avukatlarından Celal Ülgen, Ergenekon klasörleri arasında o günlerde fark etti. Belgeye ulaştıktan sonra neler olduğunu Ülgen şöyle anlattı:

"Bu belgeyi Sayın Genelkurmay Başkanı ile paylaşmak istedim. Ama at izinin it izine karıştığı bir dönemden geçiyorduk. En yakınınıza bile güvenemezdiniz. Bu nedenle evrakları ve imzacıları ile ilgili kimlik bilgilerini salt Genelkurmay Başkanı'na verebilecektim. Bu yönde bir girişimde bulundum. Ancak Sayın Genelkurmay Başkanı ile o dönemde buluşmak mümkün olmadı. O bana başka birileri vasıtası ile ulaşabildi ama kimseye güvenemezdim."

Zekeriya Öz'e ulaşan suç duyurusuyla Genelkurmay Başkanı'nın da aralarında olduğu isimlerin kumpas soruşturulmalarına adının karıştırılmasını isteyen 12 Mazlum-Der üyesi ise şöyle: Cihat Gökdemir, Mehmet Cüneyt Sarıyaşar, Salih Serdar, Avni Çebi, Nurettin Yavuz, Leyla Demir, Ramazan Arıtürk, Zeliha Yüce Yılmazoğlu, Kenan Alpay, Fesih Kaya, Cevat Özkaya, Yaman Yıldız.

'DİLEKÇE ÖZ TARAFINDAN KALEME ALINMIİ, ÖZENLİ İMZACILAR SEÇİLMİŞTİ'

Celal Ülgen, İlker Başbuğ'un Ergenekon sürecini anlatan kitabının ardından söz konusu belgeyi paylaştı. FETÖ kumpasının TSK'nIn komuta kademesine taşınması için çalışan isimler hakkında Ülgen şu ifadeleri kullandı:

"Bu dilekçenin aslında bizzat Zekeriya Öz tarafından kaleme alındığı ve özenli imzacılarının seçildiği belliydi. Bu belge ile bugün baktığımızda ilk çarpıcı gerçek; şikâyet tarihinde bu ülkenin Genelkurmay Başkanı ile tüm karargâhı hakkında suç duyurusu yapılmış olması ve bu suç duyurusunun Cumhuriyet savcıları tarafından işleme konulmuş olmasıdır. Bu belgeyi imzalayanlar, bu belgeyi Zekeriya Öz'e havale eden İstanbul Cumhuriyet Başsavcı vekili hakkında herhangi bir soruşturma açılmamış olması ve de şikayetçilerin Zekeriya Öz ile yaptıkları işbirliklerinin faturasını hâlâ ödememiş olmalarıdır."

‘YASA DEĞİŞİKLİĞİ OLMADAN İŞLEM YAPMIŞLAR’
İlker Başbuğ, CMK 250’de yapılan değişikliğin 26 Haziran 2009’da gerçekleştiğini belirterek, “Bu FETÖ savcıları daha yasa değişikliği çıkmadan meclisten, yürürlüğe girmeden 24 Haziran 2009’da yani yasa değişikliği çıkmadan 2 gün önce 1 yazı imzalıyorlar ve bu yazıyla Albay Dursun Çiçek’i 30 Haziran 2010’da şüpheli sıfatıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na ifadeye çağırıyorlar. Şimdi biz bunu nasıl izah edeceğiz? Daha yasa değişiklikleri meclisten geçmemiş, yürürlüğe girmemiş; ama bu azılı militan savcılar o kadar kendilerini güçlü görüyorlar ki daha 24 Haziran’da büyük bir cüretle bu talepte bulunmaktan çekinmiyorlar. Ben de bir sade vatandaş olarak soruyorum; bu olayda hiç mi şüphe duymuyorsunuz veya hiç şüphe duymayacak mıyız? Benim söylediğim bu” diye konuşmuştu.

‘ARAŞTIRILSIN, İNCELENSİN’
Başbuğ, kişisel olarak kimseyi suçlamadığını, gerçeklerin ortaya çıkmasını istediğini söyleyerek, “Ben burada ciddi şüpheler duyuyorum, kimseyi suçlamıyorum. İçeride verdiğim savunmada da kişisel olarak kimseyi suçladığım yoktur. Benim bütün istediğim ‘Bu yasa değişikliği teklifini ilk gündeme getiren, bu yasa değişikliğini ilk kaleme alanlar kimlerdir; bu araştırılsın, incelensin’ diyorum, bütün istediğim bu. Bu da benim o döneme komutanlık sorumluluğu taşıyan birisi olarak sormak, gündeme getirmek, araştırılmasını istemek hakkım değil, sorumluluğumdur. Bu araştırma, inceleme sonucunda bir sonuç çıkar mı, çıkmaz mı; bilemem. Yalnız bu yasa değişikliğinin zamanlaması ve faydalananlara bakıldığında FETÖ’nün Silahlı Kuvvetler’e yönelik ürettiği komploların önünü açma amacı olduğu net. Ben bunu görüyorum ve bundan şüpheleniyorum. Bunu gündeme getiriyorum. Bu benim görevim ve sorumluluğumdur. Yoksa bizim o akşam mecliste bu önergeye imza koyan ne grup başkan vekillerini ne önergeye imza koyan milletvekillerini hedef aldığımız bir konu yoktur, çünkü onlar önergeyi hazırlamamıştır. Adalet Bakanlığı hazırlamıştır. Onlar da usulüne uygun olarak bunu meclis başkanına sunmuşlardır. Benim ortaya çıkarılması istediğim konu bu” demişti.

AMA  TARİH BU BELGELERİ NOT ALDI!



MAHKEMENİN KARARI

HESAP VERİLECEK KURTULUŞ YOK... HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ TARTIŞILAMAZ.