Olay tarihinde İsrail Genelkurmay Başkanın da içinde bulunduğu 4 sanık hakkında İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 26 Mayıs 2014'te çıkarılan kırmızı bülten kararını interpole göndermediği gerekçesiyle Adalet ve Dışişleri Bakanlığı yetkilileri hakkında, "Görevi kötüye kullanma" suçlamasıyla savcılığa şikayette bulundu.
"BİLİNÇLİ YA DA BİLİNÇSİZ OLARAK ENGELLER ÇIKARILDIĞINI GÖRMEKTEYİZ" -PARALEL ÖRGÜT ŞÜPHESİ VURGUSU
Sözlerine başlamadan önce Cumhurbaşkanı ve Başbakanının kendilerine vermiş olduğu sözü çok iyi bildiklerini, ancak Cumhurbaşkanına ve Başbakana rağmen bazı işlemlerin yerine getirilmediğini söyleyerek, "Bu davada yaşanan çeşitli sıkıntılara ve engellere rağmen 26 Mayıs 2014 tarihli duruşmada verilen yakalama kararları, eşlerini, evlatlarını kaybeden bizler açısından adaletin tesis edilmesi yolunda önemli bir adımdı. Ancak gelinen noktada bu kararların üzerinden geçen 15 aylık uzun süreye rağmen kararların gereğinin yerine getirilmemiş olduğunu, kendi devletimizin adli ve idari makamları tarafından bilinçli ya da bilinçsiz olarak engeller çıkarıldığını görmekteyiz" dedi.
"HANGİ DAVADA GÖRÜLMÜŞTÜR Kİ KIRMIZI BÜLTEN KARARI DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI'NA SORULSUN?"
Topçuoğlu, "O katiller kırmızı bülten ile aranması gerekirken hala serbest bir şekilde istedikleri yere gidebilmekteler. Belki ülkemize bile gelmekteler" diye konuştu.
Kırmızı bülten kararının Dışişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı yetkilileri tarafından engellendiğini ileri süren Topçuoğlu, "Hangi davada görülmüştür ki kırmızı bülten kararı Dışişleri Bakanlığı'na sorulsun? Velev ki soruldu, nerede görülmüştür ki Dışişleri Bakanlığı 10 vatandaşının katili sanıklarla ilgili kırmızı bülten kararını engellesin?" ifadesini kullandı.
DİLEKÇEDEN...
Mavi Marmara'ya saldırı davasının 13 müştekinin yer aldığı suç duyurusu dilekçesinde, şüpheli olarak ''kırmızı bülten kararını yerine getirmedikleri iddia edilen ilgili Adalet Bakanlığı ile Dışişleri Bakanlığı personeli ve savcılık makamınca tespit edilecek sorumlular'' yer alıyor.
Dilekçede, Mayıs 2014'te çıkarılan kırmızı bülten kararının 19 Haziran 2014'te Adalet Bakanlığına gönderildiği, bakanlığın da bu kararı Interpol Genel Sekreterliğine göndermesi gerekirken, mevzuata aykırı olarak Dışişleri Bakanlığına gönderdiği, Dışişleri Bakanlığının da 17 Kasım 2014'te Adalet Bakanlığına cevap yazısı gönderdiği belirtilen dilekçede, bu tarihten sonra da Adalet Bakanlığının geçen 8 aylık sürece rağmen kırmızı bülten formlarını Interpol'e ulaştırmadığı ifadelerine yer verildi.
Her iki bakanlık yetkililerinin, Cumhurbaşkanı ve Başbakan tarafından her fırsatta arkasında olunduğu belirtilen sürecin sekteye uğramasına neden olduğu savunulan dilekçede, bakanlığın mahkemenin kararını yerine getirmek için postacı işleviyle görevli bir makam olduğu, söz konusu kararı değerlendiremeyeceği ve yorumda bulunamayacağı kaydedildi.
Bakanlık yetkililerinin, mahkemenin kararını yerine getirmeyerek sanıklara bileyerek veya bilmeyerek menfaat sağladıkları iddia edilen dilekçede, şüpheli bakanlık yetkilerinin tespit edilerek haklarında ''görevi kötüye kullanma'' suçundan soruşturma yapılması ve dava açılarak cezalandırılmaları talep ediliyor.
"ADALET VE DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI YETKİLİLERİ HAKKINDA..."
11 müştekinin yer aldığı dilekçede, 7. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen yakalama kararını yerine getirmeyen Adalet Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı yetkilileri ile savcılık tarafından tespit edilecek sorumlular hakkında "Görevi kötüye kullanma" suçundan dava açılıp cezalandırılmaları talep edildi.
KAYNAK: İHA