Tarihin en eski dönemlerinden beri yaşadıkları anayurtları Kafkasya'da eşsiz bir dil ve kültür geliştiren Çerkesler yüzyıllarca süren onurlu direnişlerine rağmen Çarlık Rusyası ile büyük devletlerin kolonyalist politikaları ve stratejik hedefleri doğrultusunda soykırıma uğradı. Anavatanlarından sürgün edildi.
Çerkesler, Kafkasların yerli halklarından biriydi. Ülkeleri Çerkesya ise Karadeniz kıyılarında bağımsız ve müreffeh bir ülkeydi.
"Ya Orduya Katılın Ya Göç Edin"
Rusya’nın Karadeniz sahiline inme politikası gereği Kuzey Kafkasya’yı ele geçirme amacıyla 1556’dan itibaren başlattığı Kafkas-Rus Çarlığı savaşı 308 yıl devam etti.
Çerkesleri yok ederek Kafkas Dağları'nın iç kesimlerine ilerleyen Ruslar, teslim olan Çerkesleri ya Çarlık ordusuna katılma ya da göç etme seçeneğine zorladı.
1800'lü yıllarda Çarlık Rusya bu bölgeye doğru genişlemeye başlayarak, yerel nüfusu sistematik şekilde yok etmeye ya da yerlerinden etmeye başladı.
Çar'ın uygulamaya soktuğu yakıp-yıkma poltikası uyarınca tüm ekinler yok edilip, hayvanlar itlaf edilince ortaya çıkan yiyecek kıtlığı, yerel halkı terk etmeye mecbur bıraktı.
1840 yılına gelindiğinde Çar'ın politikaları nedeniyle 1,5 milyon Çerkes'in hayatını kaybettiği tahmin ediliyor.
Nihai savaş ise Mayıs 1864'te yaşandı. Çerkesler, kendilerinden sayıca beş kat üstün olan Çar'ın imparatorluk güçleri karşısında yenilgiye uğradı.
Bu savaşın gerçekleştiği alana Kbaada deniyordu. Büyük Çerkes Sürgünü sonrasında Ruslar Kbaada’ya Krasnaya Polyana, yani Kızıl Çayır adını verdiler.
Bu ismin verilmesinin nedeni ise ovadan geçen nehrin Çerkes kanıyla haftalarca kırmızı akmasıydı.
Anavatana Acı Veda
Sona eren savaş, diğer Kafkas halkları gibi Çerkesler için de sürgün demekti.
Hayatta kalmayı başaran Çerkeslerin büyük bölümü Çar İkinci Aleksander'ın sınır dışı edilmeleri için getirilen teklifi onayladı.
Trabzon Rus Konsolosu A.N.Moshnin’in raporuna göre 6 bin civarı Çerkes Batum’a, 4 bin civarı Osmanlı sınırındaki Çürüksu’ya gönderilmişti. Raporda 240.000 Çerkes Trabzon ve çevresine vardığında 19 bini ölmüştü. Kalanlar arasından bir günde ortalama 7 kişi Tifüs, Çiçek gibi hastalıklardan veya açlıktan ölüyordu. Yaklaşık 64 bin kişi Samsun’a, 15 bin civarı da Giresun’a gönderilmişti. Samsun civarındaki Çerkes sayısı 110 bin kişiye ulaşmıştı. Burada da bir günde ortalama 200 kişi hastalıktan veya açlıktan yaşamını kaybediyordu.
Çalışmalarında etnisiteler, kültürler ve dinler üzerine odaklanan Ronald Wixman “Dil Açısından Kuzey Kafkasya’daki Etnik Örüntüler ve Süreçler” adlı araştırmasında burada yaşanan savaşa ilişkin “En kötü etkilenen kabileler batı ve merkezde bulunan kabilelerdi, bunların bir çoğu Kafkaslardan tamamen kayboldu. Bu kabileler arasında özellikle Ubıhlar neredeyse yok oldular. Diğer kabilelerden ise geride çok az insan kalmıştı.” şeklinde bahsederek bir insanlık trajedisinin yaşandığını ortaya koymuştur.
Yaşlılar, kadınlar, erkekler, çocuklar... Yanlarında sadece taşıyabilecekleri kadar eşya ile Karadeniz'e bırakıldılar.
Osmanlı gemilerine sığınarak, Anadolu, Balkanlar ve Orta Doğu'ya dağıldılar.
Yol şartları, salgın hastalıklar ve açlık gibi nedenlerden yaklaşık 500 bin Çerkes hayatını kaybetti.
Açlık, salgın hastalıklar, sefalet ve dondurucu soğukta gemilerle Karadeniz üzerinden başka topraklara göç etmek zorunda kalan Çerkeslerin sayısı Tarihçi Kemal Karpat’ın araştırmasına göre 1.5 milyon civarındaydı.
Willis Brooks’un araştırmalarına göre 500 bin kişi 21 Mayıs 1864’te Karadeniz üzerinden Osmanlı’ya gönderildi. Ayrıca 30 bin aile- 200 bine yakın kişi- sürgünlerden önce göç etti. Çerkesler Osmanlı tarafından Arnavutluk, Sırbistan, Suriye, Ürdün, Irak gibi çatışmaların yoğun topraklara yerleştirildiler.
Sürgünün 158'inci yılında, sadece 700 bin Çerkes ana vatanında ikamet ediyor. Diasporada olan 5 milyon Çerkesden yaklaşık 3 milyonu da Türkiye'de yaşıyor. Türkiye'deki Çerkesler dünyadaki en büyük Çerkes diasporasını oluşturuyor.
"Çerkes Halkını Öz Vatanlarından Sürgün Etme Operasyonu"
Sürülemeyen Çerkesler ise Orta Laba ve Orta Kuban nehirleri bölgesindeki Rus Kazak köylerine yerleştirildi.
Rusya’nın çok önceden planladığı "Çerkes halkını öz vatanlarından sürgün etme operasyonu" adım adım gerçekleştirilen bir eylem olarak değerlendiriliyor.
Osmanlı topraklarına bile ulaşamadan binlerce kişinin öldüğü bu sürgün "tarihin en acı olaylarından biri" olarak nitelendiriliyor.
Her Yıl Çeşitli Anma Törenleri Yapılıyor
İnsanlık tarihine kara bir leke olarak geçen Çerkes sürgünü, her yıl Türkiye’de yaşayan Çerkesler tarafından gözyaşlarıyla anılıyor.
Deniz yoluyla Samsun ve Beşiktaş'a gelerek karaya çıkanlar için anma etkinlikleri İstanbul ve Samsun'da yapılıyor.
Bir başka anma yeri de binlerce kişinin gemi kazasında hayatını kaybettiği Kefken açıkları.
Deniz kenarında "Nart ateşi" yakıp çevresinde "mezar taşı nöbeti" tutulan anma törenleri, "Sürgün Andı" okunması ile sona eriyor.
Kaynak: ONGUN HABER