"Büyülü gerçekçilik" akımının önde gelen temsilcilerinden, Latin Amerikalı yazar Gabriel García Márquez bir süre önce akciğer enfeksiyonu nedeniyle hastaneye kaldırılmıştı. Mercedes Barcha ile 55 yıldır evli olan yazarın bu evliliğinden Rodrigo ve Gonzalo ismi verilen iki oğlu dünyaya gelmişti.
Kolombiya devlet başkanı Juan Manuel Santos, Márquez'in ölümü nedeniyle üç günlük yas ilan etti. Resmi dairelerde bayrakların yarıya indirilmesi talimatını veren Santos, "Kolombiya en çok sevilen ve saygı duyulan evladını yitirdi" dedi.
'Kolombiya'da toprağa verilsin'
Márquez'in kızkardeşi Aída yazarın Kolombiya'da toprağa verilmesini istedi. Aída, "Anne-babamızı kaybettikten sonra bizlere ağabeylik yaptı. Bizden hiçbir şeyi esirgemedi. Büyük bir yüreğe sahip, mütevazı ve saygılı bir kişiydi" dedi. Aída García Márquez, geçen yıl yazara ilişkin bilinmeyenlerin de yer aldığı bir kitap yayınlamıştı.
Márquez'in ölümü nedeniyle 21 Nisan'da, Meksiko'da bulunan Güzel Sanatlar Sarayı'nda bir devlet töreni düzenlenecek. Meksika Devlet Başkanı Enrique Peña Nieto, Twitter hesabından geçtiği mesajda, "Kolombiya'da doğdu, ancak on yıllarca Meksika'yı vatanı olarak kabul etti. Hayatımızı zenginleştirdi" ifadesine yer verdi. Yazar, 1960'lı yıllardan bu yana ömrünün büyük kısmını Meksika'da geçirmişti.
"Yüzyıllık Yalnızlık", "Kolera Günlerinde Aşk", "Kırmızı Pazartesi", "Albaya Mektup Yazan Kimse Yok", "Labirentteki General", "Aşk ve Öbür Cinler" ve "Bir Kayıp Denizci" gibi unutulmaz eserlere imza atan Márquez, 1982'de Nobel Edebiyat Ödülü'ne layık görüldü. Yazar, yaşam öyküsünü anlattığı "Anlatmak için Yaşamak" adlı son eserini 2002'de yayımlamıştı.
Kardeşi, iki yıl önce, ünlü yazarın demans (bunama) hastası olduğunu ve yazmayı bıraktığını açıklamıştı.

Gabriel Garcia Marquez’in hayatı

1928’de Kolombiya’nın kuzeyindeki yoksul Aracataca kentinde doğan ve büyükannesi ve büyükbabasının yanında büyüyen Garcia Marquez, çocukluk yıllarını tüm eserlerinin kaynağı olarak niteliyor.

İki iç savaşa katılan, liberal bir insan hakları eylemcisi olan büyükbabasının siyasi çizgisinden etkilenen yazar, büyükannesinin anlattığı hurafeler ve halk hikayeleriyle büyüdü. Büyükannesin söz ettiği, evin etrafında, ifadesiz bir şekilde dans eden ölü ataları ve hayaletler en büyük romanında yer buldu.

Cizvit okulunda hukuk öğrenmi görmeye başlayan Garcia Marquez, gazetecilik yapmak için okulu bıraktı.

1954′te çalıştığı gazete tarafından Roma’ya gönderildi.

O zamandan sonra ömrünün büyük bölümünü Paris, Venezuela ve son olarak da Mexico City olmak üzere yurt dışında geçirdi. Romanlarıyla ünlenmesine rağmen hep gazeteciliğe devam etti.

William Faulkner’dan derin bir şekilde etkilenen Garcia Marquez, ilk romanını 23 yaşında yazdı.

1955′te yayımlanan “Yaprak Fırtınası” ve sonrasındaki üç kitabı, yazarı büyük bir ticari başarıya ulaştırdı.

Yüzyıllık Yalnızlığın ilk bölümünü yazma fikri Acapulco’ya giderken aklına geldi. Geri dönüp, günde altı paket sigarayla odasına kapandı. 18 ay sonra “geri döndüğünde” ailesinin 12 bin dolar borca girdiğini öğrendi. Ama elinde çok satan romanına dönüşecek 1300 sayfa vardı.

Romanın İspanyolca ilk basımı bir hafta içinde tükendi. Sonraki 30 yıl içinde kitap 30′dan fazla dile çevrildi. 

Yazılarının canlılığı, dil zenginliği ve derin hayal gücüyle hayranlık uyandıran yazar “sürrealizminin Latin Amerika’nın realizminden kaynaklandığını” söylemişti.

Garcia Marquez’in, Şilili bir göçmenin memleketine dönüş deneyimini anlattığı romanının 15 bin nüshası Şili hükümetinde yakıldı.

Yeni eserler yayımlamaya devam eden yazar, eski Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterand ile kişisel dostluk kurdu ve Bogata’dan eski Küba lideri Fidel Castro’nun ajansını idare etti.

1982′de Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan yazar, 1986′da bir başka çok satan romanı Kolera Günleri’nde Aşk’ı yayımladı.
 

DÜNYA AĞLIYOR

İspanyol dilinin en büyük yazarlarından biri kabul edilen Kolombiyalı gazeteci-yazar Gabriel Garcia Marquez'in dün Meksika'daki evinde 87 yaşında hayata veda etmesi, tüm dünyada milyonlarca hayranını yasa boğdu. 

Aralarında ABD Başkanı Barack Obama ve Kolombiya Devlet Başkanı Juan Manuel Santos'un da bulunduğu birçok devlet adamı, Marquez'in ailesine başsağlığı dileklerini gönderdi. 

 KOLOMBİYA DEVLET BAŞKANI

Kolombiya Devlet Başkanı Santos da Marquez'in ölümünden duyduğu üzüntüyü sosyal paylaşım sitesi Twitter'daki hesabından duyurdu. Marquez'in en ünlü eserine atıfta bulunan Santos, "Tüm zamanların en büyük Kolombiyalısının ölümü yüzünden bin yıllık yalnızlık ve hüzün! Onun gibi bir dev asla ölmez" dedi. 

MEKSİKA DEVLET BAŞKANI

Marquez'in yaşamının son 30 yılını geçirdiği Meksika'nın Devlet Başkanı Enrique Pena Nieto da Twitter'dan "Çağımızın en büyük yazarlarından birini kaybetmenin derin acısı içindeyiz" mesajını geçti. 

GÖLGESİ ÜZERİMİZDE OLACAK

Marquez'i 1982'de Edebiyat Ödülü ile onurlandıran Nobel Akademisi'nin Sekreteri Peter Englund, "Büyük bir sanatçıyı kaybettik ancak eşsiz eserleri sonsuza kadar yaşayacak. Çoğu yazarın birer gölgeden ibaret olduğu dünyamızda Gabriel Garcia Marquez, gölgesi düşen büyükler arasındaydı. Ölümünden sonra da gölgesi üzerimizde olacak" dedi. 

Marquez'in ölümü, uzun yıllar devam eden atışmaların ardından 1976 yılında sokakta kavga ettiği Perulu yazar Mario Vargas Llosa'yı da derinden üzdü. Marquez gibi Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Llosa, "Eserleri ile edebiyat dünyasına büyük bir zenginlik kattı. Marquez, çok büyük bir yazardı" diyerek eski hısmına saygısını sundu. 

 SHAKIRA

Milyonlarca hayranının Marquez'e taktığı takma ismi kullanan Kolombiyalı şarkıcı Shakira da üzüntüsünü şöyle dile getirdi:

"Her zaman kalbimde olacaksın. Sevgili Gabo, sen bizler için eşi benzeri bulunmayacak bir armağandın, her zaman da öyle kalacaksın."

Marquez ailesinin sözcüsü Fernanda Familiar, ünlü yazarın cenaze tarihinin eşi Mercedes ve oğulları Rodrigo ile Gonzalo tarafından belirleneceğini söyledi.

TÜRKİYE DEVLETİ CUMHURBAŞKANI VE BAŞBAKANI : ( ? )
(HABERLERİ BİLE YOKTUR MEMLEKET MESELELERİYLE ÇOK MEŞGULLER!!!)

Marquez: “Artık ölebilir miyim?”

Sağlık durumunun kötüleşmesi üzerine hastaneye kaldırıldığında yazdığı veda mektubunu yakın arkadaşlarına göndermiş ve mektup çeşitli dillere tercüme edilerek yayılmıştı. 

Marquez mektubunda “Artık ölebilir miyim” diye soruyordu:

“Tanrı bir an için paçavradan bebek olduğumu unutup can vererek beni ödüllendirse, aklımdan geçen her şeyi dile getiremeyebilirdim, ama en azından dile getirdiklerimi ayrıntısıyla aklımdan geçirir ve düşünürdüm. Eşyaların maddi yönlerine değil anlamlarına değer verirdim. Az uyur, çok rüya görür, gözümü yumduğum her dakikada, 60 saniye boyunca ışığı yitirdiğimi düşünürdüm. 

İnsan aşktan vazgeçerse yaşlanır. Başkaları durduğu zaman yürümeye devam ederdim. Başkaları uyurken uyanık kalmaya gayret ederdim. Başkaları konuşurken dinler, çikolatalı dondurmanın tadından zevk almaya bakardım. Eğer Tanrı bana birazcık can verse, basit giyinir, yüzümü güneşe çevirir, sadece vücudumu değil, ruhumu da tüm çıplaklığıyla açardım. Tanrım, eğer bir kalbim olsaydı nefretimi buzun üzerine kazır ve güneşin göstermesini beklerdim. Gökyüzündeki aya, yıldızlar boyunca Van Gogh resimleri çizer, Benedetti şiirleri okur ve serenatlar söylerdim. Gözyaşlarımla gülleri sular, vücuduma batan dikenlerinin acısını hissederek dudak kırmızısı taç yapraklarından öpmek isterdim. Tanrım bir yudumluk yaşamım olsaydı… Gün geçmesin ki, karşılaştığım tüm insanlara onları sevdiğimi söylemeyeyim. Tüm kadın ve erkekleri, en sevdiğim insanlar oldukları konusunda birer birer ikna ederdim. Ve aşk içinde yaşardım. Erkeklere, yaşlandıkları zaman aşkı bırakmalarının ne kadar yanlış olduğunu anlatırdım. Çünkü insan aşkı bırakınca yaşlanır. Çocuklara kanat verirdim. Ama uçmayı kendi başlarına öğrenmelerine olanak sağlardım. Yaşlılara ise ölümün yaşlanma ile değil unutma ile geldiğini öğretirdim.

Vatandaşlar Deprem Korkusundan Evlerine Giremedi Vatandaşlar Deprem Korkusundan Evlerine Giremedi

Ey insanlar! Sizlerden ne kadar da çok şey öğrenmişim. Tüm insanların, mutluluğun gerçekleri görmekte saklı olduğunu bilmeden, dağların zirvesinde yaşamak istediğini öğrendim. Yeni doğan küçük bir bebeğin, babasının parmağını sıkarken aslında onu kendisine sonsuza dek kelepçeyle mahkûm ettiğini öğrendim. Sizlerden çok şey öğrendim. Ama bu öğrendiklerim pek işe yaramayacak. Çünkü hepsini bir çantaya kilitledim.
Mutsuz bir şekilde…

Artık ölebilir miyim"