Psikiyatr Dr. Rahşan Düren’in İstanbul’daki üçüncü sergisi, önceki akşam Mustafa Kemal Kültür Merkezi’nde açıldı. Düren, yeni sergisinde, farklı ruh hallerini ‘kaos ve düzen’ kavramları ile anlattığı 80 eserine yer veriyor. Serginin açılışında Hint asıllı davulcu Ranjit Barot ile birlikte mini bir konser de veren olan Aydın Esen, Düren’i “besteci gözleri olan bir ressam” olarak tanımlıyor. Serginin açılışına Erdoğan  Demirören ve eşi Tülin Demirören, Yıldırım Demirören ile eşi Revna Demirören, Saadettin Saran, Serdar Bilgili, Işık Akgün, Jean Claude Kayuka’nın da aralarında bulunduğu isimler katıldı. Aydın Esen de açılışta Hint asıllı davulcu Ranjit Barot ile birlikte mini bir konser verdi. Sanatçı ile 30 Mart’a kadar görülebilecek olan sergisi öncesinde konuştuk...

‘Tıp da sanattır’

* Resimle ilişkinizi nasıl kuruyorsunuz? Psikiyatr olmanız resminize ne katıyor?

Aslında gençlik yıllarımdan başlayarak hem tıbbın hem de ona aykırı gibi görünen ama aslında iç içe olan sanatın hayatıma yön vereceğini hissediyordum. Bunu bir tutkunun bilinçli bir tercihe dönüşmesi olarak da düşünebilirsiniz. Kendi tercihlerimi yapmaya başladığımdan bu yana benim için sanat, tıp ile birlikte yürüdüğüm bir yol oldu. Resim çalışmalarımın Köln Tıp Fakültesi’ndeki hocalarım tarafından ilgi ve destek görmesi beni oldukça motive etti. Tıp hocalarımın her zaman söylediği “tıp aynı zamanda sanattır” cümlesi bana hep ışık tuttu. Uzmanlık alanım olan psikolojinin de sanatla çok yakın bir bağı var. Yaratıcılık dediğimiz aslında psikolojik bir kavramdır. Öncelikle tabii ki bir tıp insanıyım, sanatçı olmaktan önce. Bu bana sanat özgürlük sağlıyor. İstediğimi, istediğim zaman, kaygı duymadan yapabiliyorum, karşılık beklemeden.

* Resimlerinizi nasıl tanımlarsınız?
Sözcüklere dökülemeyen duygu ve düşünceleri sanatla dışa vuruyoruz. Çalışmalar onu yaratan hakkında da bilgi verir, izleyen üzerinde duygusal etki yaratır, uyaran bir dil oluşturur. Düşüncelerimi ve duygusal deneyimlerimi, soyut ve figüratif çalışmalarla tuvale yansıtıyorum. Resimlerimdeki her çizgi hayatımdan alınmıştır; o ana, döneme ait içinde bulunduğum ruh halleridir. Kimi zaman neşeli, kimi zaman karanlık, kimi zaman kaçışın ta kendisi. Daha önceki sergilerim ve yeni sergim aslında beni anlatıyor. Resim benim için sadece sanat değil; aynı zamanda metafizik bir güç;  görüneni görünmez, görünmeyeni görünür kılan. Sanat aslında psikoloji, modern insanın tecrit edilmesine, ötekileştirilmesine ilişkin felsefi bir söylem.

* Bu serginizde ‘kaos - düzen’ kavramları üzerinden ilerleyen çalışmalarınızı izleyiciye sunuyorsunuz. Neden bu kavramlardan yola çıktınız?
Sergim son iki yıldır bir psikiyatr olarak yaptığım gözlemlerimin sonucunda doğdu. Gündelik hayatımızı belirleyen, rastlantı, zorunluluk, kaos ve düzen kavramları üzerine bu sergiyle tekrar düşünmemizi, daha yakından bakmamızı sağlamak istedim. Post modern dünyalarımızın müthiş rutini içerisinde artık herhangi bir şeyi düşünmemize gerek kalmadı, her şeyi otomatik pilotta yaşıyoruz ve bunu çok bilinçsizce yapıyoruz. Oysa bana göre, önceden kestirilemeyen, tanımlanmayan şeyde umut, yani özgürlük vardır. Tanımlanan her şey ise ölüme mahkûmdur. Yani aslında kaotik düzenler risk oluşturur ve yoğun bir kaygıya maruz kalmamıza sebep olur. Biz o yüzden düzeni hayatımıza koyarız. Ancak düzen aksine ironik bir şekilde bir yerden sonra içimizdeki kaygı duygusunu artırır. Günümüz insanının da en büyük sorunsalı bu işte: Düzen ve kaos içerisine sıkışmış, endişe ve pek çok yaşamsal arayışı beraberinde taşıyan yaşantılar. Kişi yeniden bilinçli veya bilinçsiz kendi kurduğu düzeni yıkmaya çalışır. Ben kaosun bu anlamda oldukça sağlıklı olduğunu düşünüyorum. Bu kadar düzenli bir sistem içerisinde kaos bizi kurtaran önemli bir unsur. Düzeni sürdürmek ve tanımlamak en sonunda kendi insan doğamızı zedeliyor ve anksiyete yaratıyor. Kendimize yarattığımız güvenli bölgeler daha sonra bizi boğan hapishanelere dönüşüyor.  Yeni sergim aslında tüm bu düşünceler üzerine oluştu ve olgunlaştı.

* Aydın Esen’in çalışmalarınıza ilham verdiğini söylüyorsunuz? Esen’in müziği sizin çalışmalarınızı hangi yönde etkiliyor?
Aydın Esen’in müziği kendi içinde pek çok farklı rengi, tasarımı, şiiri, olan bir müzik. Kendisi gibi müziği de bir derya. Çok özgürlükçü, farklı kaynaklardan beslenen; dinleyicisine algılarını açmaya çağıran, oldukça da zorlayıcı bir tarz. Esen’in mistik dinamizmi ve soyut çağrışımlarından inanılmaz feyz alıyorum. Benim en büyük esin kaynaklarımdan biri, sanat dostum. Ben kendi resimlerimde de yeni ve dinamik olan ne varsa kullanmaya çalışıyorum. Soyuta ve deneyselliğe içsel yönelişim bariz bir şekilde hissediliyor çalışmalarımda. Tablolar arasındaki akış da aslında müzikteki ritmin devamlılığı gibi. Bu anlamda farklı sanat dallarının da birbirinden etkileşimi kaçınılmaz.

‘Resim, en özgür alan’

* Düzen ve kaos kavramlarını resminize nasıl taşıdınız?
Bu sergimde yer alan çalışmalarımda yoğun bir şekilde kullandığım renkler, monokrom düzlemlerin üzerinde rutini ve düzeni kıran anarşik yapıyı temsil ediyor. Resim, kurmak ve yıkmak ikilemleri dışında yaratmayı seçtiğim, en özgür alan benim için. Bu şekilde spontane fikirlerimin bitmeyen kaynağına şekil vermiş oluyorum. Özellikle soyut resimlerimde özgürlük ve dinamizm, aydınlık varken; tanımlanmış yani figüratif resimlerimde ise izolasyon ve hüzün hâkim. Bu yeni sergim, sanatta bundan sonra izleyeceğim yolu da gösteriyor. Artık resimle sınırlı kalmayacağımı biliyorum. Heykel çalışmak istiyorum.

Spor, sanat ve İş dünyası buluştu

Sağlık Bakanlığı'ndan “Kızamık” Alarmı! Sağlık Bakanlığı'ndan “Kızamık” Alarmı!

Serginin açılışı Mustafa Kemal Kültür Merkezi’nde Demirören Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Erdoğan Demirören, TFF Başkanı Yıldırım Demirören, Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal’ın katılımıyla yapıldı. Sergi Sinan Engin, Müge Karamızrak, Hüsnü Güreli, Asuman Güreli, Sadettin Saran, Serra Tokar, Abud Abdo, Serdar Bilgili, Hatice Arslan, Hülya Avşar, Hüsnü Özyeğin, Belma Simavi gibi bir çok spor, sanat ve iş dünyasının tanınan isimlerine ev sahipliği yaptı. Düren, 30 Mart’a kadar gezilebilecek sergisinde, soyut ve figüratif çalışmaların yanı sıra ahşap malzeme ile üç boyuta taşıdığı eserlerini de izleyicilerle buluşturuyor.
MESUT YILMAZ


 



Kaynak: http://gundem.milliyet.com.tr/bir-psikiyatrin-fircasindan-kaos/gundem/gundemdetay/09.03.2013/1678142/default.htm



Etiketler: İstanbul , Beşiktaş , Yıldırım Demirören , Tıp Fakültesi , psikoloji , Saadettin Saran , Sinan Engin , Sadettin Saran , Mesut Yılmaz , Hülya Avşar , Köln , Mustafa Kemal Kültür Merkezi , Serdar Bilgili , İsmail Ünal , Sanatçı , Hint , sanat , resim , Hüsnü Özyeğin , Hüsnü Güreli , Konser , Sergi , ressam , Müzik , Tarz , Davulcu , sadece , Hatice , istiyorum , Jean