Ne zaman homurdanan kalabalıkların içinden bir ikoncan belirir ve bir insan boyunun üzerinde bulunan bir tümseğe çıkar, kalabalıklar içinde parmağını bir yere doğru dallarda,o anda binlerce resim çekilir dünyanın her yanında bir kaç saatte bu resimler ulaştırılır,bir gün içinde kitabı yazılır,ertesi gün o ülkede darbe olur,ordu yönetime el koyar, Yönetim hiç ama hiç bir zaman o ülke için canını, malını, akıl ve alınterini sarfeden halk'a geçmez sadece emperyalizmin insan mühendisliği teknikleri ve kitle iletişim araçları, sosyal medya ve benzeri algı operasyonu enstrumanları ile yıldızını parlattığı bu çanak tutucu aktivist kadınlar aracılığı ile kara para aklayan komisyoncu aşiret ağalarından,doğrudan emperyalist siyaset ceo (sio)'larına geçer,emperyalizm aşiret ağası tipli liderleri yeni dönemde barındırmayı tercih etmiyor,yeterince karlı ve elverişli olmayan bu karakterlerin yerini holding ceo'ları alacak,önce ellerinde incil, sonra tüfekle afrika, uzak asya ve atlantik halklarının derisini yüzenler, şimdi kartel ceo'ları, google, instagram, facebook ve beraberlerinde, Center for Strategic and International Studies (CSIS) (United States),RAND Corporation (United States),International Institute for Strategic Studies (IISS) (United Kingdom),Brookings Institution (United States),Chatham House (CH) (United Kingdom), Stratfor Institute ile gelip ruhunu yüzüyorlar.

İslâm toplumu artık şapkasını önüne koyup düşünmeli ve bir tek bireyi dahi ötekileştirmemeli, özeleştirisini tam anlamı ile yapabilmelidir,özeleştirisini tam olarak yapmayan hiç bir toplum küresel emperyalime karşı koyamaz, feraset ve strateji çok daha acil lazım artık....Okçular Tepesini Terketmemeli yoksa Parmak Sallamaya Hazır Binlerce kaos sevicisi İkoncan Var...

Hayat pahalılığını protesto amacıyla patlak veren gösteriler bir sonraki adımda rejim karşıtlığı, ardından da darbe ile yönetimi alan eski general Ömer el-Beşir'in görevden ayrılması taleplerine dönüştü.

Birçok kan emici spekülatör, Sudan meselesini, 'Arap Baharı' olarak adlandırılan toplumsal isyan hareketlerin gecikmeli bir bölümü olarak değerlendirse de Tunus, Mısır, Yemen, Suriye ve Libya'da olduğu gibi son haftalara kadar uluslararası kamuoyundan beklediği ilgiyi göremedi ama su uyur spekülatör uyumaz...

Diktatör Zulmünden, Patronaj Mezalimine Geçiş Dönemi'nin Reklam Yüzü Alaa Salah

Başkent Hartum'da bir aracın tepesine çıkarak etrafına kalabalık bir kadın grubunu toplayan ve zılgıtlar eşliğinde devrim sloganları atan 22 yaşındaki mühendislik fakültesi öğrencisi Alaa Salah ise Sudan Devrimi'nin kraliçesi olarak anılmaya başladı.

Alaa Salah 22 yaşında. Sudan’da halkın taleplerinin reklam yüzü. Mısır’da da 26 yaşındaki Esma Mahfuz vardı. Benzerleri çok. Bu sahneyi görünce anlıyoruz ki halk; haklı talepleri olan figüranlardan ibaret. Yönetim diktatörden, ABD’ye geçecek. Halk acı çekmeye devam edecek

Mevcut karışıklığın ilk kıvılcımı, 19 Aralık'ta başkent Hartum'un 350 kilometre kuzeyindeki Atbara kentinde çıktı. Halk doların aşırı yükselmesi ve buna paralel olarak ekmek, yakıt, tüp gibi ürünlerde görülen aşırı fiyat artışı ve ekonomik krizi protesto etmek için sokaklara akın etti.

Uzun yıllardır terörü destekleyen ülkeler sınıfına konulan ve ABD başta olmak üzere uluslararası kamuoyunun yaptırımlarıyla karşı karşıya kalan Sudan, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin el Beşir rejimini Darfur'da yaşanan soykırımdan suçlu bulmasıyla birlikte ikinci dalga yaptırımlarla yeniden sarsıldı.

İlaveten 2011'de zengin petrol yataklarının neredeyse tamamının yer aldığı ülkenin güney bölgesi, Güney Sudan Cumhuriyeti olarak bağımsızlığını ilan etti. Bu gelişme, ekonomik gidişatı daha da kötüleştirdi. Ancak Devlet Başkanı Ömer el Beşir, bu durumu ABD yaptırımlarına bağladı.

Gıda fiyatlarındaki yükselişin protesto edilmesiyle başlayan ve kısa sürede 30 yıllık Ömer el Beşir yönetiminin devrilmesini isteyen kitlesel halk hareketine evrilen protestolar, her ne kadar planlı ve organize olmasa da hızla ülke geneline yayıldı ve tüm yoğunluğuyla devam ediyor.

Hayat pahalılığını protesto amacıyla patlak veren gösteriler bir sonraki adımda rejim karşıtlığı, ardından da Devlet Başkanı Ömer el-Beşir'in görevden ayrılması taleplerine dönüştü.

Barışçıl gösteriler olarak başlayan ancak Libya, Suriye ve Yemen gibi ülkelerde iç savaşla sonuçlanan kitlesel hareketlerin gölgesinde, Ortadoğu coğrafyasının savaşla sonuçlanacak yeni bir kaosa adım attığını görüyorum.

Bu kaos planı eninde sonunda Arap yarımadası ve Akdeniz (Kıbrıs) üzerinden Türkiye'yi etkileyecek, büyüklerimizin dikkatlerinden kaçmayacağına inandığım süreci yeniden hatırlatmak istiyorum.