Asimetrik Psikolojik Algı Operasyonları, yeni dönemde güvenlik ve istihbarat ilişkilerinde ve de uluslararası arenada yeni aktör, yöntem ve vasıtalar kazanmıştır.


Konuya geçmeden önce makalemizin başlığını oluşturan kelimelerin kısa ve anlaşılır tanımları üzerinde duralım.

Asimetrik Savaş: Cephe kavramının olmadığı, dusmanın ordu yerine - ordunun temsil ettigi tum halk topluluğu olarak belirlendiği, yayılmacı ülkelere karşı uygulanabilecek en makul savaş taktigi olarak algılanan mücadele  türüdür. zira, nato,bm gibi amerika-israil-ingiltire ve çoğu avrupa birliği ulkesinin desteklediği organizasyonlar, kendi varlıklarına tehdit oluşturabilecek bu tür bir savaşı yürüten-benimseyen kuvvetlere karşı, "barış  mudahalesi" ve "terorizme karşı savaş" maskesi altinda, yaptırımlar uygulamak niyetiyle, "terorist" yaftasını yapıştırıp,soykırıma varan mudaheleler gerçekleştirmektedirler.
En son teknoloji ile donanmış israil ordusunu karsi, taş-sapan ve soparlarla intifadayı
 sürdüren,destan olmus filistin halkı'nın mücadelesine, destek çıkan Hamas, İslâmi Cihad ve El Aksâ Şehidleri gibi olusumlar,asminetrik savaşın başarılı uygulayıcıları olarak gosterilebilir.

Psikolojik Savaş: Karşı ülke yada ülkeler bloğu ve halklarının ve askeri güçlerinin direnme gücünü zayıflatmak, moralini bozmak birlik ve bütünlüğü yıpratmak abacıyla yürütülen propaganda çabaları.

Karşı tarafın iç sorunlarının abartılması, askeri başarısızlıklarının vurgulanması acılarının sergilenmesi, kültürel nüfuzla gençlerin etkilenmesi gibi yöntemler kullanılmaktadır.

Algı Operasyonları:  En sade ve kısa anlatımı "istihbarat sistemlerinin ve liderlerin resmi tahminleri, dış ilişkileri ve resmi eylemlerini etkilemenin yanında, toplumların duygularını, motivasyonlarını etkilemek amacıyla yapılan yayınlar ya da seçilen bilgiler ve göstergeleri inkâr etme eylemidir." Günümüzde çevremiz algılarımıza yönelik birçok bilgi-haber kaynağı ile doludur. İnternet, kablolu televizyon, uydu ve bilgi teknolojisindeki diğer gelişmeler bir yandan hayatı kolaylaştırmakta, ancak öte yandan da gerçek ve illüzyon arasındaki farkın ayrılmasında zorluk yaratmaktadır. Bu nedenle büyük şirketler, devletler, hükümetler, medya ve özellikle de illegal örgütler kendi çıkarları için gerçekleri manipüle ederek bizlere sunarlar.

Dördüncü Nesil Savaş: Harp ile siyasetin, asker ile sivilin, barış ile çatışmanın, savaş alanı ile emniyetli bölgenin aralarındaki bulanık hatların olması olarak nitelendirilen savaş türüdür.

Bu askeri doktrin, ilk defa 1989 yılında aralarında William S. Lind'in de bulunduğu bir Amerikalı analist takımı tarafından savaş halinin tek merkezden idare edilmeyen bir biçime dönüşmesini tanımlamak için kullanıldı. En basit tanımı esas hasım tarafların bir devlet olmayıp onun yerine şiddetli bir ideolojik ağ olduğu herhangi bir savaşı içerir. Bu terimin terörizme ve asimetrik savaşa benzerlik göstermesine rağmen çok daha kapsamlıdır.

Perde arkasında Armagedon Hazırlığı yapan İsrail ve  gösterilen kadarıyle de ABD emperyalizmin hüküm sürdüğü ve tek güç olarak kendini gördüğü günümüzde, ABD istediği yere girip o devletlerin yönetiminde söz sahibi olabilmektedir. Özellikle son 15 yıldaki gelişmeler şunu göstermiştir ki silah ,ordu vs. bakımlarından ne kadar güçlü olursan ol güç sahibi olanlar her zaman savaşı kazanamamaktadırlar. Bu durumun en canlı şahidi ABD’nin onca gücüne rağmen Irak ve Afganistan bataklığına saplanmasıdır

BİR SONRAKİ AŞAMADA DÖRDÜNCÜ NESİL SAVAŞLAR GELİYOR HAZIRLI OLMAK GEREKLİ

Devletlerin dış politika aracı olarak tercih ettikleri savaş, genel anlamda, bir devletin diğerine iradesini kabule zorlamak maksadıyla kuvvet uygulamasıdır. İnsanlık tarihi kadar eski olan savaş ya da silahlı çatışma kavramı, tarihsel süreçte dönüşerek günümüzde önceki yüzyıllara göre farklı bir şekil almıştır. Savaşı dönüştüren en önemli faktör teknolojik gelişmelerdir.

Politikanın başka araçlarla devamı ve büyük bir düello olarak nitelendirilen savaş; nedenleri, aktörleri, hukuku ve kapsamı bakımından değişmiştir.

Genellikle piyade ağırlıklı olarak yürütülen Birinci Dünya Savaşı öncesi dönem;

“birinci nesil”, ateşin ve ateş destek araçlarının yoğun olarak kullanıldığı Birinci Dünya Savaşı;

 “ikinci nesil”, hızın ateş gücüne göre öne çıktığı İkinci Dünya Savaşı;

“üçüncü nesil” ve gerilla harekâtı ya da ayaklanmaya karşı gelişmiş, düşmanı askerî değil siyasi olarak ve yalnızca savaş alanında değil yıllarca süren düşük yoğunluklu bir çatışmayla yenmeyi hedefleyen ve günümüzde de yaşanan dönem ise “dördüncü nesil” savaş olarak isimlendirilmektedir.

Bu nesillerin niteliklerini belirleyen en önemli etken olan silah teknolojilerindeki gelişmeler, savaşların taktik ve stratejik olarak planlarını, icrasını ve sonuçlarını etkilemiştir. Barutun, tüfeğin, tankın, hava gücünün, kitle imha silahlarının ve uzayın kullanılması; savaşlarda dönüşüme ve paradigma kaymasına neden olmuştur.

Günümüzde savaşlar cephe savaşı değildir. Gelecekte de sayıca fazla olmayan birliklerce düşmanın silahlı kuvvetlerini tamamen yok etme amacı gütmeyen asimetrik savaşlar söz konusudur. Yüksek teknoloji sayesinde haber alma, ateş ve yüksek isabet oranı imkânlarına rağmen, savaşların süresi kısalmamıştır. Gelecekte ülkelerin karşılıklı bütün kaynaklarını seferber ettiği savaşlar yerine; yüksek teknoloji ürünü silah sistemleriyle donanmış küçük grupların silahlı mücadelesi şeklinde, kısa süreli taktik başarılara dayalı ve daha çok silahlı örgütlerin taraf haline geldiği, uzun süreli silahlı mücadelelerin yaşanacağı değerlendirilmektedir.

Bu yeni savaş konseptinin silahları; orduların uçakları, savaş gemileri veya yüksek teknoloji ürünü füzeleri değil…Medyası, düşünce kuruluşları, kitapları, üniversiteleri, sivil toplum örgütleridir.

Psikolojik harekat, Asimetrik savaş’ın uygulamalarında vazgeçilmez taktiklerden birisidir. Özellikle soğuk savaş döneminde çokça başvurulan yöntemlerden birisi olan psikolojik harekat, her türlü propaganda, bilgi savaşı ve dolaylı örtülü hareketleri kapsamaktadır. Kaynağı, istikameti ve yöntemleri belirsiz olan psikolojik harekat, bir savaş ortamının varlığını gerektirmez. Psikolojik harekatın uygulayıcısının savaş ortamının güçlü tarafı olması da gerekli değildir. Hatta, savaş gücü matematiksel olarak zayıf olan tarafın psikolojik harekat taktiklerini kullanması daha mantıklı ve geçerlidir. Esas maksat, karşı tarafın savaşma azim ve iradesini kırmak ve zafer için gerekli moral güçlerinden onu mahrum bırakmaktır.

Asimetrik savaşta eşit olmayan iki veya daha fazla gücün birbirleri ile savaşması için geliştirilmiş, güçlü olan kısmın yıpratılması, psikolojisinin ve dengesinin bozulması üstüne kurulmuştur. En büyük malzemesi propagandadır, yapılan eylemlerin niteliği, yeri, hedefleri özenle seçilir. Seçilen hedef üstünden verilmek istenen mesaj kitlelere iletilirler, böylece kitleleri istedikleri yöne doğru iterler. Bizlere servis edilen her haber gerçekliği yansıtmaz. Zaten psikolojik harbin önemli unsuru iki doğru bir yanlış haber ile bilinçleri bulandırmak ve toplumu istedikleri noktaya taşımaktır.

Dünya genelinde medya, askeri, siyasi, ekonomi ve stratejik açılardan asimetrik güç ülkelerde kendini nasıl göstermektedir işte bazı örnekleri:

1- İsrail’in medya açısından asimetrik gücü, Amerika’nın ‘saygın!’ medya kuruluşlarındaki Yahudi lobisi tarafından yazdırılmış bir köşe yazısı olarak ve ya hüküm sürdükleri ülkelerin ‘etkili’gazetelerinden birinde canınızı sıkacak bir manşet yaptırılarak mazlumu zalim veya zalimi mazlum olarak gösterebilmektedir

BİR Ç.ŞLİ YAMYAMLARIMIZ EKSİKTİ! BİR Ç.ŞLİ YAMYAMLARIMIZ EKSİKTİ!

2-İslami İran’ın medya cihetinden asimetrik gücü ise , El Arabiya, El Cezire, BBC, CNN gibi emperyalist güçlerce destekli dezenformasyon kanalların karşısına 24 saat İngilizce yayın yapan Pres TV isimli bir kanal ve Fars haber ajansı ayrıca İslami rejim ve getirilerine yönelik yapılan siber saldırıların kaynağı olan Facebook, Youtube ve Twitter gibi sosyal paylaşım sitelerine sızma, bloke etme ve erişimi kısıtlama gibi bir kısım tedbirler ile medya alanında göze çarpmaktadır.

3-ABD ve küresel güç şebekesi kendilerine bağımlı devletleri biraz serbest hareket ettiklerinde veya bu küresel şebekenin canlarını sıktığı zaman filanca uluslararası ekonomik kuruluş o ülkenin kredi notunu düşürerek veya ekonomik saldırıya maruz bırakarak ekonomik asimetrik güç olarak o ülkeyi cezalandırılabilmektedirler.

4-ABD ve yandaşlarının İslami İran gibi güç yetiremediği ve küresel şebekeye teslim olmayan ülkelerde meydana getirdikleri Soros destekliyeşil fitne gibi oluşumlarla o ülkede kargaşa çıkararak rejimi değiştirmeye yönelik oyunlar da siyasi açıdan asimetrik güç olarak ortaya çıkabilmektedir.

5-ABD ve Siyonistler , İran'da etkin ve yetkin insanlara karşı o ülkede oluşturup her türlü destek verdikleri Rigi, Halkın münafıkları gibi bir takım terör örgütlerini kullanarak yaptırdığı terörist eylemler ve suikastler ile askeri açıdan asimetrik gücünü gösterebilmektedir.

6-ABD ve müttefiklerin Irak ve Suriye de kaosun meydana gelmesi ve toplumda kargaşanın oluşmasına ve devamına yönelik El-Kaide ve diğer  aktif kaos örgütleri bu ülkelerde bu şer güçlerinin askeri asimetrik gücüolarak kendisini göstermektedir.

7-İslami İran ise Orta doğuda oluşturduğu ve desteklediği Hizbullah, Hamas, İslami Cihad gibi mukavemet ve direniş gurupları ile bu emperyalist ve Siyonist güçlere karşı İran’ın asimetrik askeri gücünü oluşturmaktadır.

8-Rusya, Çin ve İran açısından Jeopolitik ve Stratejik açıdan Suriye devleti bu devletlerin Stratejik asimetrik gücü olarak kendini göstermektedir.

9-ABD ve yandaşları için ise Suudi Arabistan, Katar, Bahreyn rejimleri gibi bir takım satılmış körfez rejimleri bu şer güçleri için devlet olarak bu küresel güçlerin Ortadoğu'daki şeytani amaçları için asimetrik bir güç olarak kendisini göstermektedir.

Son yıllarda yaşanan savaşalar teknolojik üstünlüğe sahip güçlerle bu imkanlardan mahrum ve güçsüz olan güçler arasında büyük dengesizliğe neden olmuştur. Simetrik savaşlar yerini asimetrik savaşları bırakmıştır. Asimetrik kavramı ile ülkeler ve devletler arasındaki husumetler ve anlaşmazlıklar meydanlarda ordularla çarpışmak ve savaşmaktan ziyade asimetrik etkiyi her alanda kullanarak hem büyük yıkımların önüne geçmek ve dünya kamuoyunu önünde kendini haklı çıkarmaya yönelik olacaktır.