Dünyaca tanınan şairimiz Nâzım Hikmet Ran bundan tam 50 yıl önce bugün 3 Haziran 1963 sabahı gazetesini almak için dışarı çıktığında kalp krizi geçirdi, yaşamını yitirdi. Ölümü üzerine Sovyet Yazarlar Birliği salonunda yapılan törene yerli yabancı yüzlerce sanatçı geldi. Moskova'da Novo-Deviçye Mezarlığı'na gömüldü.


Vasiyeti Anadolu'da bir mezarlığa gömülmekti

Nâzım Hikmet Türkiye'de birçok davadan yargılandı. 1938 yılında orduyu ayaklanmaya kışkırtmaya çalıştığı gerekçesiyle 28 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı. İstanbul, Ankara, Çankırı ve Bursa cezaevlerinde 12 yılı aşkın kaldı. 1950 yılında bir af yasasıyla salıverildi. Ancak sürekli izlendiği ve çürüğe ayrıldığı halde 48 yaşında yeniden askerlik yapmaya çağrılması ve öldürüleceği yolundaki duyumlar üzerine yurtdışına kaçtı. 25 Temmuz 1951 tarihinde Bakanlar Kurulu tarafından Türk vatandaşlığından çıkarılmasına karar verildi.

Yıllarca memleket hasreti çekti. Vasiyetini şu şiirle mısralara döktü:

"Yoldaşlar, nasip olmazsa görmek o günü, kurtuluştan önce yani,

Alıp götürün

Anadolu’da bir köy mezarlığına gömün beni.

Hasan beyin vurdurduğu

Irgat Osman yatsın bir yanımda

Ve çavdarın dibinde toprağa çocuklayıp

Kırkı çıkmadan ölen şehit Ayşe öbür yanımda.

Traktörlerle türküler geçsin altbaşından mezarlığın,

Seher aydınlığında taze insan, yanık benzin kokusu,

Tarlalar orta malı, kanallarda su

Ne kuraklık, ne jandarma korkusu.

Biz bu türküleri elbette işitecek değiliz,

Toprağın altında yatar upuzun, kara dallar gibi ölüler,

Toprağın altında sağır, kör, dilsiz.

Ama bu türküleri söylemişim ben

Daha onlar düzülmeden,

Duymuşum yanık benzin kokusunu

Traktörlerin resmi bile çizilmeden.

Benim sessiz komşulara gelince, Ayşe’yle ırgat Osman büyük hasreti sağlıklarında

Belki de farkında bile olmadan

Yoldaşlar, ölürsem o günden önce yani,

BİR Ç.ŞLİ YAMYAMLARIMIZ EKSİKTİ! BİR Ç.ŞLİ YAMYAMLARIMIZ EKSİKTİ!

-öyle gibi de görünüyor-

Anadolu’da bir köy mezarlığına gömün beni

Ve de uyarına gelirse,

Tepemde bir de çınar olursa

Taş maş da istemez hani..."

Söz başka eylem başka

Nâzım Hikmet'in yeniden vatandaşlığa alınması ve Moskova'daki mezarının Türkiye'ye getirilmesi tartışmaları yıllardır devam etti. Nâzım'a iltifatlar yağdıran siyasilerin söyledikleri ile yaptıkları birbirini tutmadı. MHP'nin ölen genel Başkanı Alpaslan Türkeş, partisinin 1994'teki kurultayında Nâzım Hikmet'in "Kurtuluş Savaşı Destanı"ndan bir bölüm okumuştu. Süleyman Demirel, Kasım 1999'da Cumhurbaşkanı olduğu dönemde AGİT' in İstanbul zirvesinin kapanış konuşmasında, Nâzım Hikmet'in "Hasret" şiirine atıfta bulunarak, "AGİT bölgesinin her köşesindeki insanların bir ağaç gibi tek ve hür, bir orman gibi birleşmiş ve bütünleşmiş yaşayabileceği güne kadar bu amaç uğruna çalışmalıyız" dedi. Geçen yasama döneminde Başbakan Yardımcısı olan Abdüllatif Şener, Nâzım'ın mezarı ile ilgili olarak "Hukuki bir engel olup olmadığını bilmiyorum, ama Nâzım'ın arzusu mezarının Türkiye'ye getirilmesi yönünde" demişti. Şener, Nâzım'ın yazdığı 'Tuna Üstüne Söylenmiştir' şiirini ezbere okumuştu. Yine o dönemin Başbakan Yardımcısı şimdinin Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin ise "Nâzım Hikmet'in savunduğu düşünceleri Türkiye'de savunmak artık suç olmaktan çıktı." diye konuşmuştu. AKP Sakarya Milletvekili Süleyman Gündüz, Nâzım Hikmet'in 'Vatan Haini' adlı şiirini okuyan Muğlalı öğrencinin gözaltına alınmasını aynı şiiri Meclis kürsüsünde okuyarak protesto etmişti.

2006 yılında Bakanlar Kurulunun Türk vatandaşlığından çıkarılmalar ile ilgili yeni bir düzenleme yapması durumu belirdi. Yıllardır tartışılmakta olan Nazım Hikmet'in Türk vatandaşlığına yeniden kabul edilmesi yolu açılmış gibi gözükmesine rağmen Bakanlar Kurulu bu maddenin sadece yaşamakta olanlar için düzenlendiğini ve Nâzım Hikmet'i kapsamadığını öne sürerek bu öneriyi reddetti.

Umut yargıda

Şarin vasiyetinin gerçekleşmesi için umut yargıya kaldı. Kemal İnebolu adlı vatandaşın, şair hakkındaki kararın iptali istemiyle açtığı davayı, İnebolu'nun davacının taraf olmadığı gerekçesi ile reddetti. Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu ise Aralık 2005'te Danıştay 10. Dairesi'nin kararını bozdu. Genel Kurul, Nâzım'ın şiirde yeni yollar açarak geçmiş ve gelecek yüzyıllarda ebediyen yaşayacak bir klasik olduğunu açıklayarak, "Nâzım Hikmet'in dünya çapında kabul görmüş bir sanatçı olması nedeniyle bir vatandaş olarak davacının taraf olma ehliyeti vardır" dedi. Dava halen devam ediyor.

AŞAĞIDAKİ RESİMİN ÜZERİNİ TIKLAYINIZ...