Rusya’nın Ukrayna’ya askeri müdahalesi nedeniyle maliyetlerin artması, besi çiftliklerinde üretimin daha da aksamasına neden oldu. Dünyadaki buğday ve mısır ihracatının yüzde 26’sını Rusya ve Ukrayna karşılıyor. Küresel mısır ihracatının yüzde 17’si Ukrayna kaynaklı. Avrupa’dan ithal edilen her bir litre ayçiçeği yağının yarısı da Ukrayna’dan çıkıyor. Ayçiçeği, aynı zamanda hayvan yeminin de ana hammaddesi. Türkiye'de üretilen yemin yüzde 30'u ayçiçeği posasından elde ediliyor. Türkiye, ayçiçeğinin yanı sıra posasını da ithal ediyor.

Tüm Süt, Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği (TÜSEDAD) Genel Başkanı Sencer Solakoğlu, özellikle yem ve diğer maliyetlerdeki artışlar nedeniyle son dönemde Türkiye'de 1,5-2 milyon civarında anaç hayvanın kesildiğini söyledi.Solakoğlu, Rusya’nın Ukrayna’ya askeri müdahalesiyle yaşanan fiyat artışlarının Türkiye'ye etkilerini şöyle anlattı: 

Şişecam'dan Eskişehir'e dev kompleks Şişecam'dan Eskişehir'e dev kompleks

AYÇİÇEK YAĞININ OLMAMASI SOYA YAĞINA TALEP GETİRDİ

“Rusya ve Ukrayna bu anlamda çok önemli. Dünyada ticareti yapılan ayçiçeği tohumunun üçte biri Ukrayna’dan çıkıyor. Ayçiçeği yağının olmaması sebebiyle soya yağına müthiş bir talep geldi. Soya piyasasında fiyat ikiye katlandı. Ayçiçeği yağından çıkan posa, Türkiye’de en çok kullanılan hayvan yemlerinden bir tanesi. Soya, mısır ve bütün bu ürünlerin fiyatları öngörülemez bir şekilde yükselmeye devam ediyor. Bunun ne kadar vahim bir gidiş olduğunu kelimelerle ifade etmek mümkün değil.

NET REZERVLERİMİZ EKSİ DURUMDA

Türkiye, 2021’de 20 milyon ton buğday üretmişti. 2021’de 15 milyon ton. Bu sene ne olacak nereye gideceğiz? TMO, 6 bin liraya yurt dışından buğday alıyor. Türkiye’deki üreticiden 2 bin 200 alıyor. Böyle olunca üretici daha az üretiyor. Biz, daha çok dışarıya bağımlı kalıyoruz. Bundan önceki bakan Pakdemirli, ‘Paramız var ki ithal ediyoruz’ demişti. Paramız var ki ithal ediyoruz da doğru değil. Biz bu krize yakalanırken net rezervlerimiz eksi durumda, brüt rezervlerimiz de borçlardan ibaretti. Tüketicinin hissettiği (enflasyonu kastediyor) yüzde 50, bizim hissettiğimiz yüzde 100. Bu aradaki fiyat farkı çiftçiye zarar olarak giriyor.

SÜT FİYATLARINDA MİNİMUM %70 ARTIŞ OLACAK

Dünyada süt fiyatları 83 kuruşa (senti kastediyor) kadar çıktı. Türkiye’de enflasyonun köpüğünü almak için, gıda enflasyonunu düşük göstermek için süte zam yapılmasının önüne engel oluyorlar. Türkiye’de süt hala 4 lira 70 kuruş. Hiçbir süt üreticisi para kazanmak için üretim yapmıyor. Bugün süte zam geldiğinde, yarın raflardaki fiyatlarda minimum yüzde 70 artış göreceksiniz. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın sektörden ‘Ramazan’ın sonuna kadar zam yapmayın’ talebi var. Niye Ramazan’ı bekliyoruz? Zararına üretim yaptırmak demek, çok sayıda çiftliğin kapanması, son üç yıldır müthiş güç kaybetmiş sektörün çok daha fazla güç kaybetmekten kaynaklı pes etmesi anlamına geliyor.

TÜRKİYE BÜTÜN GIDASINI YURT DIŞINDAN ALMAK ZORUNDA KALACAK

Devletin söylediği anaç kesim sayısı 500 bin mertebelerinde. Bizim bulduğumuz rakam 1,5-2 milyon arasında. Onların verdiği rakamın dört katı.Ukrayna-Rusya savaşının hayvancılığa ve Türkiye’ye olan etkisini bugün hiçbir bakan, hiçbir kudret yok edemez. Şu anda tek bir çıkar yolumuz var. O da et ve süt fiyatlarına gelen zamlar. Bu da halkı çok rahatsız edecek. Böyle giderse Türkiye, bütün gıdasını yurt dışından almak zorunda kalacak.

İTHALAT YAPARSAK DÜNYA FİYATLARINDAN DAHA ÇOK ETKİLENECEĞİZ

Türkiye, 2020’de 20 milyon ton buğday üretmiş, 7,5 milyon ton ithalat yapmış, 2,5 milyon ton ihracat yapmış. Kendi ihtiyacı için 5 milyon ton buğday kullanmış. Bu sayı 2021’de, üretim 15 milyona düşmüş. Tüketimde bir değişiklik yok. İthalatta muazzam bir patlama yaşanmış. İthalatın çok yapılması dünya fiyatlarından daha çok etkileneceğiz anlamına geliyor. Buğday dünyada 6 bin liraya çıkarsa Türkiye’de de ekmek en az üç katına kadar çıkacak. Bunun önlenmesi mümkün değil. Çünkü Türkiye çiftçisine kilosu 2 lira 25 kuruş para verirken Rus ve Ukrayna çiftçisine 6 lira verdi.  

TÜRKİYE’DEKİ YEM FABRİKALARI KOTA UYGULAMASINA GEÇECEK

Türkiye’nin en büyük yem fabrikaları yüzde 50 oranında kapasite düşürdü. Ne yazık ki bu gidişatta kota sistemine geçmek zorundayız. ‘Sizin talebiniz ne olursa olsun size şu kadar yem verebiliriz’ noktasına geldik. Biz, sadece buğday değil kepek de ithal ediyoruz. Kepek, yem hammaddesinin yüzde 30’u. Şu anda ithalat yapılamadığı için yem fabrikaları kapılarına kilit vurma noktasına geldiler.

2022 MART VE NİSAN AYLARINDA FİYAT ARTIŞLARININ ÖNÜNE GEÇMEK MÜMKÜN OLMAYACAK

 Türkiye tarihinde böyle bir kriz daha önce hayvancılıkta yaşanmadı. Çok acilen üreten, sivil toplum örgütleriyle, bakanla bir araya gelip bir toplantı yapılması ve önlem alınması lazım. Alacağımız hiçbir önlemin yarına bir faydası olmayacak. Mart ve nisan aylarında yaşanacak fiyat artışlarının önüne geçmek mümkün olmayacak.”